LGS Skandalı Protestolarla Devam Ediyor: SOL Genç İstanbul’da Yusuf Tekin’in İstifasını İstedi

[Veloturk Gran Fondo Çeşme]

2025 Liseye Geçiş Sistemi (LGS) sınavında yaşanan şaibe iddiaları ve usulsüzlük tartışmaları İstanbul’da yeni protestolarla büyümeye devam ediyor. SOL Genç örgütü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde düzenlediği basın açıklamasında Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in istifasını talep ederken, sınav sürecinde yaşanan ciddi ihlallere dikkat çekti. 719 öğrencinin tam puan almasının ardından patlak veren skandal, eğitim sistemindeki liyakat ve şeffaflık sorunlarını yeniden gündeme taşıdı.

Sınav Güvenliğinde Çok Boyutlu İhlaller

2025 LGS sınavı, Türkiye’nin eğitim tarihinde tartışmalı bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçti. Sınav kitapçıklarının sınav devam ederken WhatsApp gruplarında dolaşması, skandalın en çarpıcı boyutunu oluşturdu. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 29 idari görevli hakkında soruşturma başlatılmasına rağmen, sürecin şeffaf yürütülmediği ve sorumluların belirsiz kaldığı eleştirileri yükseliyor.

SOL Genç sözcüsü Ebrar Özdemir, İstanbul’daki basın açıklamasında sınav sürecindeki ihlallerin milyonlarca öğrencinin hakkını gasp ettiğini vurguladı. Özdemir, “Bu yıl sınav kitapçıkları sınav devam ederken WhatsApp gruplarında dolaştı. Bu nasıl mümkün olabilir? 719 birincinin çıktığı bir sınavda veriler bilimsel bir açıklamaya muhtaç” diyerek Bakanlığın tutumunu sorguladı.

İmam Hatip Liselerindeki Olağanüstü Başarı Oranları

Skandalın en tartışmalı yönlerinden biri, bazı imam hatip ortaokullarında görülen istatistiksel olarak açıklanamaz başarı oranları oldu. Özellikle bir okuldan 36 öğrencinin 500 tam puan alması, eğitim camiasında şok etkisi yarattı. Bazı imam hatip liselerinde öğrencilerin yüzde 96’sının ilk yüzde 10’luk dilime girdiği verileri, fırsat eşitliği tartışmalarını alevlendirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın son üç yıldır sınav sonuçlarına dair ayrıntılı verileri kamuoyundan gizlemesi, şeffaflık sorununu daha da derinleştirdi. MEB Bilgi İşlem Genel Müdürü’nün görevden alınması ve çocuğuna dair iddialar da sürecin karanlık yönlerini ortaya koydu.

Öğrenci Hareketlerinden Koordineli Tepki

SOL Genç’in yanı sıra Liseli Genç Umut grubu ve Halkevleri de İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde protestolar düzenledi. “Saraya değil eğitime bütçe” ve “Patronların bakanı Yusuf Tekin istifa” sloganlarının atıldığı eylemler, eğitimin piyasalaştırılmasına ve liyakatsiz yönetime karşı geniş bir muhalefeti yansıttı.

Halkevleri Genel Yürütme Kurulu Üyesi Fadik Yazar, LGS’deki sıralama skandalının yalnızca teknik bir hata değil, yıllardır uygulanan piyasacı ve liyakatsiz eğitim politikalarının doğrudan sonucu olduğunu belirtti. Liseli Genç Umut grubu ise yaşananları “sermaye düzeninin torpil mekanizması” olarak nitelendirerek, MESEM ve 2+2 modeli gibi uygulamaların gençliği ucuz iş gücü olarak gördüğünü vurguladı.

Soruşturma Sürecinde Belirsizlikler

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in 29 kişi hakkında soruşturma açıldığını duyurmasının ardından süreçle ilgili detaylar karanlıkta kaldı. Kaç kişinin görevden alındığı, kaç görevlinin tutuklandığı sorularının yanıtı verilmedi. Bakanlığın sessiz kalması, şaibe olmadığı iddialarını zayıflatan bir unsur olarak değerlendiriliyor.

Sınav merkezlerine hem öğrencilerin hem de görevlilerin telefon sokmasının yasak olduğu bir ortamda, soruları paylaşan görevlinin bunları nasıl kayıt altına aldığı sorusu da yanıtsız kaldı. Sözel oturumun bitiminden hemen sonra soruların fotoğraflanıp PDF’e dönüştürüldüğü ve paylaşıldığı iddiası, güvenlik açığının boyutlarını gözler önüne serdi.

Basın Özgürlüğüne Müdahale Tartışması

Cumhuriyet gazetesinin yayımladığı belgeler sonrası 29 idari görevli hakkında soruşturma başlatılırken, bu haberleri yapan gazeteci Can Uğur hakkında da soruşturma açılması basın özgürlüğü açısından büyük tepki çekti. Bu durum, skandalı ortaya çıkaranların hedef alınması anlamına geldiği için eleştirilerin odağında yer aldı.

Geçmiş Sınav Skandallarının Gölgesi

SOL Genç, yaptığı açıklamada geçmişteki sınav skandallarını da hatırlatarak, 2000’li yıllardan bu yana KPSS, ALES ve YDS gibi pek çok sınavda soruların çalındığının resmi raporlara geçtiğini, ancak sorumluların yargılanmadığını vurguladı. Örgüt üyesi Ada Kayahan, “Eğitimden sağlığa, adaletten hukuka hiçbir alanda liyakat yok. Bugünkü eğitim sisteminde de geleceğin kadrolarının liyakatsiz şekilde oluşmasının temeli atılıyor” dedi.

Sınavın Zorluk Derecesi ve Başarı Oranları Paradoksu

SOL Genç üyesi Yiğit Aydın, 2025 LGS’nin son 8 yılın en zor sınavı olmasına rağmen en yüksek başarı oranının çıktığı yıl olduğunu belirterek bu çelişkinin şaibenin açık göstergesi olduğunu ifade etti. Bu istatistiksel çelişki, sınav güvenliğine dair şüpheleri daha da pekiştirdi.

Talepler ve Beklentiler

Protestocu gruplar, sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi için somut talepler ortaya koydu:

  1. Tüm sınav verilerinin kamuoyuyla detaylı şekilde paylaşılması
  2. Yürütülen soruşturmanın şeffaf şekilde ilerletilmesi ve sonuçlarının açıklanması
  3. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in istifası
  4. Sınav cevap kağıtlarının değiştirildiğine dair iddiaların araştırılması
  5. Eğitim sistemindeki fırsat eşitsizliklerinin giderilmesi

Kamuoyu Baskısı Artıyor

Eğitim sendikaları ve muhalefet partilerinin de peşini bırakmadığı skandal, sosyal medyada da geniş yankı uyandırmaya devam ediyor. Görevden almalar ve Bakanlığın sessizliği, “şaibe yok” iddialarını boşa düşürdüğü gibi, neden görevden almalar yapıldığı ve neyin soruşturulduğu sorularını da beraberinde getiriyor.

Öğrenci Veli Derneği’nin (VELİ-DER) İstanbul Anadolu Adliyesi’ne suç duyurusunda bulunması, sürecin hukuki boyutunun da gündeme gelmesine neden oldu. Milyonlarca ailenin çocuklarının geleceğinin belirlendiği bu sınavda yaşanan usulsüzlüklerin sonuçları, Türkiye’nin eğitim sistemine olan güveni sarsmaya devam ediyor.

Eğitim Sistemindeki Yapısal Sorunlar

Protestocu gruplar, LGS skandalının sadece teknik bir hata olmadığını, eğitim sistemindeki yapısal sorunların bir yansıması olduğunu savunuyor. AKP döneminde müfredatın her yıl daha da gericileştiği ve eğitim sisteminin tüm öğrencileri olumsuz etkilediği eleştirileri, tartışmanın kapsamını genişletiyor.

Bakan Yusuf Tekin’in sınav güvenliğiyle ilgili sorumluluklarını yerine getirmediği ve kamuoyuna hakaret eden bir üslup benimsediği yönündeki eleştiriler de protestolarda dile getirilen önemli konular arasında yer aldı. Protestocu öğrenciler, “Biz hem o çocukların hem de kendi eğitim hakkımızın takipçisiyiz” diyerek mücadelelerini sürdüreceklerinin sinyalini verdi.