Türkiye’de servet dağılımı yaş, eğitim ve sosyo-ekonomik yapıya göre büyük farklılıklar gösteriyor. 2024 yılında en zengin yüzde 1’lik kesim ülkenin toplam servetinin yüzde 40’ını elinde tutarken, yetişkin nüfusun yüzde 70’i 10 bin doların altında servete sahip bulunuyor. Forbes listesinde yer alan 35 Türk milyarderin toplam serveti 79,4 milyar dolara ulaşarak dikkat çekiyor.
Yaşa Göre Servet Farklılıkları
Ülkede 65 yaş üstü nüfus 9 milyondan fazla bireyi kapsarken, bu grubun servet birikimi genellikle emeklilik yatırımları ve uzun vadeli tasarruflarla güçleniyor. 2024 verilerine göre yaşlı bağımlılık oranı yüzde 15,5’e yükselirken, orta yaş grubunda çalışanların servetleri iş gelirleri ve gayrimenkul yatırımlarıyla sınırlı kalıyor. Genç nüfus ise ekonomik dalgalanmalara karşı daha kırılgan konumda olup, servet oluşumunda eğitim ve istihdam fırsatları belirleyici rol oynuyor.
Eğitim Seviyesine Göre Net Servet
Yükseköğretim mezunlarının yıllık ortalama iş geliri 309 bin TL’yi aşarken, lise altı eğitimlilerin geliri 240 bin TL’nin altında seyrediyor. Bu fark, servet birikiminde belirgin eşitsizlik yaratıyor; okur-yazar olmayanlarda yoksulluk oranı yüzde 25,4’e varıyor. 25 yaş üstü nüfusun ortalama eğitim süresi 9,5 yıl olarak kaydedilirken, yüksek eğitimliler servetlerini yatırımlarla çoğaltma avantajına sahip bulunuyor.
| Eğitim Seviyesi | Ortalama Yıllık Gelir (TL) | Yoksulluk Oranı (%) |
|---|---|---|
| Yükseköğretim Mezunu | 309.721 | 2,7 |
| Lise Mezunu | 240.470 | 13,6 |
| Lise Altı | Altı 240 bin | 25,4 |
Sosyal Yapıya Göre Servet Dağılımı
Türkiye’nin etnik ve kültürel çeşitliliği, servet dağılımında dolaylı etkiler yaratıyor; büyük şehirlerdeki holding sahipleri ve sanayiciler listenin üst sıralarını domine ediyor. En zengin yüzde 5’lik kesim servetin yüzde 59’unu kontrol ederken, geniş halk kesimi sınırlı varlıklarla geçim mücadelesi veriyor. Ortalama yetişkin serveti 16,7 bin euro seviyesinde kalırken, milyoner sayısı dünya ortalamasının yedi katı hızla artıyor.
Servet Eşitsizliğinin Ekonomik Etkileri
2024’te orta gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 14,3’e gerileyerek tarihsel dip yaptı. Bu durum, tüketim gücünü zayıflatıp ekonomik büyümeyi baskılıyor. Politikalar, eğitim ve istihdam odaklı reformlarla dengelenmeye çalışılıyor.
