Yapısal Irkçılık Araştırması: UC Berkeley Enstitüsü’nden Toplumsal Eşitsizlik Üzerine Çarpıcı Bulgular

2025 Paris-Roubaix Bahis Rehberi: En İyi Oranlar, Expert Tahminleri ve Canlı İzleme Kılavuzu

Türkiye’de yapısal ırkçılık ve sistemli ayrımcılık, toplumun farklı katmanlarında derinleşen bir sorun olarak karşımızda durmaya devam ediyor. Son dönemde yapılan araştırmalar ve raporlar, ülkedeki azınlık gruplarına yönelik önyargıların ve dışlayıcı tutumların sadece bireysel davranışlar olmadığını, kurumsal yapılarda da kendini gösterdiğini ortaya koyuyor.

Toplumsal Ayrımcılığın Boyutları

Yapısal ırkçılık, sadece açık saldırılar veya nefret söylemlerinden ibaret değil. Eğitim, sağlık, istihdam ve kamu hizmetlerine erişimde yaşanan sistemli engellemeler, farklı etnik ve dini kimliklerden insanların toplumsal yaşamda eşit fırsatlara sahip olmasını engelliyor. Bu durum, özellikle Kürt, Ermeni, Rum, Süryani ve Zaza toplulukları için gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiş durumda.

Dünya Değerleri Araştırması’nın verilerine göre, Türkiye’de ankete katılan 1.605 kişinin yüzde 35,8’i farklı ırktan biriyle komşu olmak istemediğini belirtirken, yüzde 36,8’i farklı dinden biriyle komşu olmayı reddediyor. Bu oranlar, toplumsal önyargıların ne denli yaygın olduğunu gözler önüne seriyor.

Göçmen Karşıtlığında Artış

Son yıllarda Suriyeli mülteciler ve Afganistan’dan gelen göçmenlere yönelik olumsuz tutumların artması, yapısal ırkçılığın yeni bir boyutunu oluşturuyor. Kayseri’de Suriyelilere ait işyerlerinin ateşe verilmesi, çeşitli illerde yaşanan linç girişimleri ve sokak ortasında gerçekleşen saldırılar, bu durumun vahametini gösteriyor.

Özellikle ekonomik sıkıntıların arttığı dönemlerde, göçmenlerin “iş çalıyor” söylemiyle hedef gösterilmesi ve toplumsal sorunların nedeni olarak lanse edilmesi, yapısal ırkçılığın nasıl işlediğini açıkça ortaya koyuyor. Bu süreçte medya ve siyasi söylemlerin de etkisiyle, önyargılar normalleşiyor ve meşrulaştırılıyor.

Nefret Suçları ve Fiziksel Saldırılar

Zeytinburnu’nda mülteci işçi Abdulkadir Davut’un balkondan açılan ateş sonucu yaşamını yitirmesi, Hatay’da “Suriyeli misiniz?” diye soran grubun saldırısında ağır yaralanan Enes Hassani’nin hafıza kaybı yaşaması gibi olaylar, yapısal ırkçılığın en uç noktalarını temsil ediyor.

  1. Fiziksel saldırılar ve yaşam hakkı ihlalleri
  2. İş yerlerinin hedef alınması ve ekonomik boykot
  3. Toplumsal dışlama ve sosyal izolasyon
  4. Kurumsal ayrımcılık ve hizmet engellemeleri

Uluslararası Boyut ve Karşılaştırma

Türkiye vatandaşlarının yurt dışında yaşadıkları ayrımcılık deneyimleri, konunun küresel boyutunu gösteriyor. Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarına yönelik saldırılar 2018’de 174 iken, 2020’de 389’a ulaştı. Her gün ortalama iki İslam karşıtı saldırının yaşandığı Almanya’da, Türk isimlerinin doktor randevusu almada zorlandığı tespit edildi.

Bu durum, yapısal ırkçılığın sadece Türkiye’ye özgü bir sorun olmadığını, küresel bir fenomen olduğunu gösteriyor. Ancak aynı zamanda, Türkiye’nin kendi içindeki ayrımcılık sorunlarını ele alırken, dış dünyada yaşanan benzer durumları da göz önünde bulundurması gerektiğini ortaya koyuyor.

Kurumsal Yapıdaki Sorunlar

Yapısal ırkçılık, bireysel önyargıların ötesinde kurumsal politikalarda ve uygulamalarda kendini gösteriyor. Kamu kurumlarında farklı etnik kökenlerden personelin istihdam edilmemesi, eğitim sisteminde ana dil haklarının kısıtlanması, sağlık hizmetlerinde yaşanan ayrımcılık gibi durumlar, sistemin nasıl işlediğini gösteriyor.

İşverenler açısından bakıldığında ise, ankete katılanların yüzde 62,3’ü yerli vatandaşların yabancı göçmenlere karşı öncelikle düşünülmesi gerektiğini savunuyor. Bu yaklaşım, istihdam alanında yapısal ayrımcılığın ne denli yaygın olduğunu ortaya koyuyor.

Toplumsal Güven Sorunu

Araştırma sonuçları, toplumun yüzde 61,7’sinin diğer dinlerden, yüzde 60’ının ise diğer milletlerden insanlara kısmen veya tamamen güvenmediklerini gösteriyor. Bu güven sorunu, yapısal ırkçılığın toplumsal dokuda nasıl köklü bir yer edindiğini açıkça ortaya koyuyor.

Ayrımcılık TürüOran (%)
Farklı ırktan komşu istememe35,8
Farklı dinden komşu istememe36,8
Göçmenlere güvenmeme30,5
Farklı dil konuşanlara güvenmeme30,0

Çözüm Arayışları ve Önlemler

Yapısal ırkçılıkla mücadelede, sadece yasalar ve cezai müeyyideler yeterli olmuyor. Toplumsal bilinç düzeyinin artırılması, eğitim sisteminde çok kültürlülük anlayışının geliştirilmesi ve medyada nefret söylemlerine karşı daha etkin önlemlerin alınması gerekiyor.

Nefret suçları ve ayrımcılıkla mücadele platformlarının kurulması, bu alanda atılan önemli adımlar arasında yer alıyor. Ancak bu çabaların sadece devlet kurumları tarafından yürütülmesi yeterli değil; sivil toplum örgütleri, medya ve eğitim kurumlarının da aktif rol alması gerekiyor.

Yapısal ırkçılığın çözümü, toplumun tüm kesimlerinin ortak çabası gerektiren uzun soluklu bir süreç. Bu süreçte, farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü, eşitlik ve adalet ilkelerinin yaşam bulduğu bir toplum inşa etmek mümkün.