Tour de France’ın Siyasi Gücü: “Benim Kasabam Gerçekten Var” Sloganının Toplumsal Etkisi

Tour de France'ın Siyasi Gücü: "Benim Kasabam Gerçekten Var" Sloganının Toplumsal Etkisi

Türkiye Ekonomisi İçin Umut Veren Tahminler: EBRD ve OECD Büyüme Beklentilerini Artırdı

Türkiye ekonomisine yönelik olumlu sinyaller artarak devam ediyor. Uluslararası kuruluşlar, ülkemizin 2025 yılı büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize ederek, ekonomik toparlanmanın güçlendiğine işaret ediyor. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), güncel raporlarında Türkiye’nin ekonomik performansına ilişkin beklentilerini artırdı.

EBRD’den Güven Tazelleyen Revizyon

EBRD, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,1, gelecek yıl ise yüzde 3,5 büyüyeceğini öngördü. Banka, Türkiye ekonomisine yönelik bu yılki büyüme öngörüsünü 0,3 puan yukarı yönlü revize ederek yüzde 3,1’e çıkardı. Bu olumlu revizyonun arkasında önemli faktörler bulunuyor.

Türkiye için değişken risk algısı ve sıkılaşan küresel finansman koşulları temel riskler olmaya devam ederken, bölgesel gerginliklerin azalması kritik rol oynuyor. Suriye ve Kafkasya’daki gerginliğin azalması, Avrupa Birliği ile daha yakın işbirliği imkanları ve Türkiye’nin inşaat, lojistik ve savunma alanlarındaki gelişmeler, büyüme öngörüsünün yukarı yönlü revize edilmesinde belirleyici faktörler olarak öne çıkıyor.

EBRD’nin Türkiye’deki Yatırım Portföyü

Bankanın Türkiye’deki toplam yatırımı 22,4 milyar euronun üzerinde olup, ülkedeki mevcut portföyü yaklaşık 8 milyar euro seviyesinde bulunuyor. Bu rakamlar, uluslararası kuruluşların Türkiye ekonomisine olan güvenini somut olarak gösteriyor.

OECD’den de Pozitif Sinyal

OECD, Türkiye ekonomisinin 2025 yılı büyüme tahminini yüzde 2,9’dan yüzde 3,2’ye yükseltti. Organizasyon, 2026 yılı büyüme beklentisini ise yüzde 3,3’ten yüzde 3,2’ye çekti. Bu revizyonlar, Türkiye ekonomisinin kısa vadeli performansına olan güvenin arttığını gösteriyor.

Enflasyon Beklentileri

OECD raporunda enflasyon tahminleri de güncellenmiş durumda. Bu yıl için enflasyon beklentisi yüzde 31,4’ten yüzde 33,5’e yükseltilirken, 2026 yılı için Türkiye enflasyon tahmini yüzde 18,5’ten yüzde 19,2’ye çıkarıldı. Gelişen ülkelerden Brezilya, Meksika ve Türkiye’de enflasyondaki ılımlılaşmayla beraber politika faizlerinde düşüş bekleniyor.

Ekonomik Denge Arayışında Kritik Dönem

Türkiye ekonomisi 2025 itibarıyla yüksek faiz-düşük büyüme denkleminde önemli bir test süreci yaşıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2023 ortasından itibaren uyguladığı sıkı para politikası, enflasyonla mücadelede sınırlı da olsa başarı gösteriyor ancak büyüme üzerindeki baskı giderek daha görünür hale geliyor.

2025’in ilk aylarında açıklanan veriler, büyüme hızının yüzde 2’nin altına gerilediğini gösteriyor. Özellikle inşaat ve sanayi gibi faizden doğrudan etkilenen sektörlerde ciddi bir yavaşlama yaşanıyor. KOBİ’ler finansmana erişimde zorlanırken, istihdam piyasasında da kırılganlıklar oluşmaya başladı.

Dış Ticaret ve Cari Denge

İhracat haziranda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8 artışla 20,5 milyar dolara ulaştı. Birçok ülkenin ihracatta gerilediği bir dönemde bu performans dikkat çekiyor. Avrupa’daki durgunluk ihracat pazarlarında daralma yaratsa da, Türkiye alternatif pazarlarda konumunu güçlendirmeye devam ediyor.

Enerji maliyetlerindeki görece düşüş ve cari açığın daralması olumlu gelişmeler arasında yer alıyor. Doğrudan yabancı yatırımlar ve yurt dışı müteahhitlik sektöründen gelen olumlu rakamlar, ekonominin direncini gözler önüne seriyor.

Yapısal Reform İhtiyacı

Uluslararası kuruluşların olumlu tahminlerine rağmen, ekonominin sürdürülebilir büyüme patikasına oturabilmesi için yapısal reformlara ihtiyaç bulunuyor. Üretim odaklı politikalar ve güven veren ekonomi yönetimi, uzun vadeli istikrar için kritik önem taşıyor. Gümrük vergilerindeki artışların tam etkilerinin henüz hissedilmediği bu dönemde, ticaret gerginliklerini azaltmak ve ticaret engellerini düşürmek için uluslararası iş birliği önem kazanıyor.

Ekonomik istikrarın sadece faiz ya da döviz kuruyla değil, toplumsal refahla birlikte ölçülmesi gerekliliği, politika yapıcılar için temel rehber olmaya devam ediyor. İşsizlik oranının genç nüfus arasında yeniden çift haneli rakamlara ulaşması, sosyal politikaların da ekonomik programın ayrılmaz parçası olması gerekliliğini ortaya koyuyor.