Sakallı Akbaba Sınır Tanımadan Uçuyor: Doğanın Özgür Kanatları

2025 Paris-Roubaix Bahis Rehberi: En İyi Oranlar, Expert Tahminleri ve Canlı İzleme Kılavuzu

Türkiye ekonomisi 2025 yılının ilk yarısında beklentilerin altında kalarak yüzde 2 seviyesinde büyüme kaydetti. Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele kapsamında uyguladığı sıkı para politikası, ekonomik büyümeyi belirgin şekilde yavaşlatırken, özellikle inşaat ve sanayi sektörlerinde ciddi daralma yaşandı.

Yüksek Faiz Politikasının Etkileri Derinleşiyor

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2023 ortasından itibaren sürdürdüğü yüksek faiz politikası, enflasyonda kısmi başarı sağlarken büyüme üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. 2025’in ilk çeyreğinde ekonomi yüzde 2 büyürken, bu oran 2003-2024 dönemindeki yıllık ortalama yüzde 5,3’lük büyümenin oldukça altında kaldı.

Faiz oranlarındaki artış, özel sektör yatırımlarını ve tüketimi doğrudan etkileyerek ekonomik dinamizmi zayıflattı. Özellikle finansmana ihtiyaç duyan küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) kredi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle yatırım planlarını ertelemeye başladı.

Sektörel Yavaşlama Derinleşiyor

İnşaat sektörü, yüksek faiz ortamından en çok etkilenen alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Konut kredisi faizlerindeki artış konut talebini baskılarken, ticari inşaat projelerinde de belirgin bir yavaşlama gözleniyor. Sanayi sektöründe ise özellikle sermaye yoğun yatırım gerektiren alanlarda üretim artışı sınırlı kaldı.

İstihdam Piyasasında Kırılganlık

Ekonomik büyümedeki yavaşlama istihdam piyasasına da yansıdı. İşsizlik oranı, özellikle genç nüfus arasında yeniden çift haneli rakamlara ulaştı. Bu durum, sosyal politikaların önemini artırırken hükümetin istihdam destekli büyüme stratejileri geliştirmesi gerekliliğini gündeme getiriyor.

Uluslararası Perspektif ve Beklentiler

Dünya Bankası’nın güncel değerlendirmelerine göre, Türkiye’nin 2025 büyüme beklentisi yüzde 2,6’dan yüzde 3,1’e revize edildi. Bu artışta gayrimenkul sektöründeki beklenen hareketlenmenin etkili olacağı öngörülüyor.

Finansal Piyasalarda Dalgalanma

Mart ayında yaşanan iç politik gelişmeler piyasalarda belirsizlik yarattı. Borsa İstanbul 9.000 puan seviyelerini test ederken, ülke risk primi (CDS) 320 baz puanın üzerine çıktıktan sonra 290 puan seviyelerine geriledi.

Merkez Bankası döviz rezervleri konusunda önemli dalgalanmalar yaşandı. Şubat ayında 100 milyar dolara ulaşan rezervler, Nisan’da 51,5 milyar dolara düştükten sonra piyasa müdahaleleri ile 65 milyar dolar seviyesine yükseldi.

Dezenflasyon Sürecinin Maliyeti

Enflasyonla mücadelede kaydedilen ilerlemeye rağmen, hedeflenen seviyelere ulaşabilmek için daha kapsamlı politika koordinasyonu gerekiyor. Para politikasının mali politika ve yapısal reformlarla desteklenmesi, büyüme-enflasyon dengesinin sağlanması açısından kritik önem taşıyor.

Ekonomi yönetimi, enflasyonla mücadelede sağlanan toplumsal mutabakatı korurken, Merkez Bankası’nın bağımsızlığından ödün vermeden sürdürülebilir büyüme modeli oluşturma konusunda zorlu bir denge arayışında bulunuyor.