Gazeteci İsmail Saymaz hakkında uygulanan ev hapsi tedbiri 56 gün sonra kaldırılmış olsa da, adli kontrol şartları devam etmektedir[1][2]. Saymaz, Gezi Parkı soruşturması kapsamında 19 Mart 2025’te gözaltına alınmış ve hakkında ev hapsi kararı verilmişti[2][3].
## Ev Hapsinin Kaldırılması Süreci
İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, Saymaz hakkındaki ev hapsi tedbirini yaklaşık iki ay sonra kaldırmıştır[2]. Bu kararla birlikte gazeteci, konutu terk etme yasağından kurtulmuş ancak adli kontrol hükümleri yürürlükte kalmaya devam etmiştir[1][6]. Saymaz’ın avukatlarının adli kontrol şartlarının tamamen kaldırılması için yaptığı başvuru ise mahkeme tarafından reddedilmiştir[4].
## Uygulanan Kısıtlamalar
Saymaz hakkında şu anda uygulanan tedbirler şunları içermektedir:
– Haftada bir gün karakola giderek imza verme yükümlülüğü[2]
– Yurtdışına çıkış yasağı[1][2]
– Devam eden adli kontrol şartları[1]
Gazeteci, pasaportunun elinden alındığını ve yurtdışına çıkmak istediği sırada yasak kararını öğrendiğini belirtmişti[2]. Saymaz, son iki ay içerisinde beş kez yurtdışına çıkıp Türkiye’ye geri döndüğünü vurgulayarak, “Kaçacak olsaydım son 1.5 ayda beş kez yurtdışına çıkıp dönmezdim” ifadelerini kullanmıştı[2].
## Soruşturmanın Gerekçesi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, Saymaz’ın Gezi Parkı davası hükümlüsü Osman Kavala ile irtibatları tespit edilmişti[3]. Soruşturma kapsamında, Saymaz’ın 12 yıl önce Gezi eylemlerine ilişkin sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilmiştir[2].
Savcılık, Saymaz hakkında “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etmek” suçlamasıyla gözaltı kararı vermişti[3]. Soruşturmada, şüphelinin Gezi Parkı olayları döneminde Can Atalay, Çiğdem Mater Utku, Ayşe Mücella Yapıcı ve Osman Kavala ile yoğun irtibatı olduğu belirlenmiştir[3].
## Gazetecinin Tepkisi
Saymaz, hakkında verilen kararlara tepki göstererek, bunun “eleştirel gazeteciliğe gözdağı” olduğunu ifade etmiştir[2]. Gazeteci, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında neyle suçlandığını bile bilmediğini belirterek, “Benim suçum nedir? Söylenmiyor. Yoksa bana da bir ‘örgüt’ mü bulunmak isteniyor?” diye sormuştu[2].