Epic Bisiklet Yarışçılarına Dinlenme Günü

[Cape Epic cycle]

Türkiye ekonomisi 2025 yılının son çeyreğine girerken dikkat çekici bir dönüşüm sürecinin içerisinde bulunuyor. Yüksek faiz oranları ve kontrollü büyüme stratejisi ile ekonomi, uzun vadeli istikrar hedefine odaklanmış durumda. Merkez Bankası’nın kararlı duruşu ve yapısal reformlar, ekonominin yeniden dengeye oturması sürecini şekillendiriyor.

Büyüme Performansında Dikkat Çeken Tablo

Türkiye ekonomisi 2025 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 3,4 oranında büyüme kaydetti. Bu rakam, iç talebin yavaşlamasına rağmen yatırım ve ihracatın belirgin katkısıyla gerçekleşti. Yılın ilk çeyreğinde ise ekonomi yüzde 2 büyüme performansı göstermişti. Ekonomik aktivitedeki bu dönüşüm, hızlı büyüme döneminin yerini kontrollü ve sürdürülebilir bir genişlemeye bıraktığını gösteriyor.

Tüketim eğilimindeki zayıflama, ekonominin yeni dengesinin bir parçası olarak öne çıkıyor. Öte yandan yatırımların ve ihracatın artan payı, ekonominin yapısal dönüşümüne işaret ediyor. Bu durum, kısa vadede büyüme hızını sınırlasa da uzun vadede daha sağlam bir ekonomik temel oluşturma hedefini destekliyor.

Para Politikasında Kritik Denge

Merkez Bankası, yaz ayları boyunca politika faizini yüzde 45 seviyesinde sabit tutarak sıkı para politikasını kararlılıkla sürdürdü. Ancak piyasa katılımcıları, Ekim ayı toplantısında 100 baz puanlık bir faiz indirimi beklentisi içerisinde. JPMorgan’ın güncel değerlendirmesinde, Türkiye için faiz indirim hızının yavaşlayacağı ve yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 31,5’ten yüzde 32’ye yükseldiği belirtiliyor.

Bu gelişme, faiz indirimi sürecinin devam edeceğini ancak enflasyondaki düşüşün kırılgan yapısı nedeniyle temponun yavaşlayacağını gösteriyor. Merkez Bankası Başkanı’nın “Türk Lirası artık bir güven hikayesidir” açıklaması, para politikasındaki dönüşümün temel felsefesini özetliyor. KKM çözülmesi ve rezervlerin güçlenmesi ile Türk Lirası yeniden merkezi konumuna kavuşuyor.

Dış Ticaret ve İhracat Performansı

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, Eylül ayında ihracat 22,6 milyar dolar seviyesine ulaştı. Otomotiv, kimya ve savunma sektörleri ihracat performansında öne çıkan sektörler olarak dikkat çekiyor. Tarım sektöründe ise kuraklık etkisi ihracat rakamlarına yansıdı.

TİM Başkanı, yıl sonu için belirlenen 280 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşılabileceğine dair güçlü sinyaller verdi. Bu hedef, Türkiye’nin dış ticaret dengesini güçlendirme ve cari açığı kontrol altında tutma stratejisinin önemli bir ayağını oluşturuyor.

Sektörel Dağılım

Sektör Durum
Otomotiv Güçlü performans
Kimya Yüksek katkı
Savunma Öne çıkan büyüme
Tarım Kuraklık etkisi

Finansal Piyasalarda Ayrışma

Borsa İstanbul, yıl başından itibaren yüzde 32 oranında değer kazanarak güçlü bir performans sergiledi. Ancak reel sektör aynı hızda büyüme gösteremiyor. KOBİ’lerin finansmana erişim zorluğu, tüketici güven endeksinin 74 seviyesinde kalması ve ertelenen yatırımlar, reel ekonominin karşılaştığı zorlukları gözler önüne seriyor.

Borsa ile reel ekonomi arasındaki bu makas, finansal piyasaların geleceğe dönük fiyatlama yapmasına karşın reel ekonominin mevcut maliyetlerle mücadele etmesinden kaynaklanıyor. Bu durum, ekonomik normalleşme sürecinin farklı katmanlarda farklı hızlarda ilerlediğini gösteriyor.

Sermaye Akımları ve Risk Göstergeleri

2025 yılının ilk sekiz ayında Türkiye’ye 8,5 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşti. Bu rakam, yabancı yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güveninin artışını yansıtıyor. CDS primi 282 baz puana gerileyerek risk algısındaki iyileşmeyi teyit ediyor.

Hazine ve Maliye Bakanı’nın açıklamalarına göre, yabancı pozisyonunun fazla olmaması, küresel piyasalardaki çalkantıların Türkiye’ye yansımasını sınırlıyor. Petrol fiyatlarındaki düşüş ve küresel finansal koşulların gevşemesi gibi faktörler de Türkiye ekonomisi lehine gelişmeler olarak değerlendiriliyor.

Enflasyonla Mücadelede Yeni Dönem

Hükümetin reform ve istikrar programının temel önceliği, enflasyonu kalıcı olarak tek haneye düşürmek. Program, üç yıllık bir perspektifle tasarlanmış ve bir yıllık geçiş dönemi Mayıs ayında tamamlanmış durumda. Haziran ayından itibaren yıllık enflasyon düşüş trendine girdi.

Temmuz ayında enflasyonda güçlü bir düşüş yaşandı ve bu eğilimin Ağustos ayında da devam etmesi bekleniyor. Enflasyon, Mayıs ayında yüzde 75’in üzerinde zirve yaptıktan sonra Temmuz ayında yüzde 62 civarına geriledi. Piyasa beklentileri, gelecek 12 ay için yüzde 30, 24 ay için ise yüzde 19 seviyesinde seyrediyor.

Dezenflasyon Süreci

  1. Geçiş dönemi Mayıs 2025’te tamamlandı
  2. Haziran’dan itibaren yıllık enflasyon düşüşe geçti
  3. Temmuz ayında güçlü düşüş trendi başladı
  4. 2025 dezenflasyon yılı olarak hedefleniyor

Ekonomik Dönüşümün Yol Haritası

Uygulanan reform programı sadece makro finansal istikrar ve fiyat istikrarına odaklanmıyor. Yeşil dönüşümden sanayi dönüşümüne kadar geniş kapsamlı bir yapısal değişim hedefleniyor. Bu dönüşüm, ülkenin rekabet gücünü artırmayı amaçlıyor.

Program, enflasyonu toplum üzerinde ağır bir vergi olarak değerlendiriyor ve özellikle sabit gelirliler açısından gelir dağılımını bozan bir problem olarak görüyor. Bu nedenle, milletin hayat pahalılığı sıkıntısından kurtarılması öncelikli hedef olarak belirlendi.

2025 ve Sonrası Büyüme Beklentileri

Uluslararası kurumların Türkiye için büyüme tahminleri pozitif bir görünüm sergiliyor. 2025 yılı için GSYH büyüme tahmini yüzde 3,3 seviyesine yükselirken, IMF büyüme beklentisini 0,1 puan artırarak yüzde 2,7’ye çıkardı. 2026 yılı için ise büyüme beklentisi yüzde 3,2 düzeyinde tutuluyor.

Ekonomide kontrollü normalleşme süreci devam ederken, 2026 hedefi net bir şekilde ortaya konuyor: düşük enflasyon, yüksek güven ve sürdürülebilir büyüme. Türkiye, 2025’in son çeyreğinde bu hedefin provasını yapıyor ve uluslararası kurumların ortak mesajı “doğru yoldasınız ama sabır gerekiyor” şeklinde özetleniyor.