Türkiye’de 2024 yılının ilk 8 ayında ayrımcı, ırkçı ve nefret içerikli saldırılarda dramatik bir artış yaşandı. Ülke genelinde gerçekleşen en az 72 sözlü ve fiziki saldırıda 5 kişi yaşamını yitirirken, 26 kişi yaralandı. Bu veriler, toplumsal gerginliğin artan boyutunu gözler önüne seriyor.
Hedef Grupları ve Saldırı Dağılımı
Gerçekleşen saldırıların dağılımı, toplumda hangi grupların daha fazla hedef alındığını açıkça ortaya koyuyor. Saldırıların 29’u mülteci ve sığınmacıları hedef alırken, bu oran toplam vakaların yüzde 40’ını oluşturuyor. Kürtlere yönelik 13 saldırı, LGBTI+ bireylere karşı 12 saldırı dokumenta edildi.
Etnik ve dini azınlıklara yönelik 7 saldırı gerçekleşirken, diğer kişi, grup ve çevrelere yönelik 11 saldırı kaydedildi. Bu rakamlar, Türkiye’de nefret suçlarının sistematik bir hal aldığını gösteriyor.
Kayseri Olayları: Domino Etkisi
Yılın en dikkat çeken olayları Kayseri’de yaşandı. Suriyeli bir kişinin çocuk istismarı iddiasıyla tutuklanmasının ardından kentte yaşayan Suriyelilere yönelik organize saldırılar başladı. Bu olaylar sonucunda 24 işyeri kapanmak zorunda kalırken, 3 binin üzerinde sığınmacı kenti terk etmek zorunda kaldı.
Kayseri’deki olayların ardından dalga dalga yayılan ırkçı saldırılar 8 farklı ile sıçradı. Bu süreçte 1 kişi daha yaşamını yitirdi. İçişleri Bakanlığı verilerine göre, bu olaylarla bağlantılı olarak toplam 1065 kişi gözaltına alınırken, bunların 28’i tutuklandı, 187’si ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Antalya’daki Cinayet
Kayseri olaylarının ardından yaşanan en trajik olay Antalya’da gerçekleşti. 17 yaşındaki Suriyeli Ahmet Handan El Naif, ırkçı saldırı sonucu bıçaklanarak öldürüldü. İki arkadaşı da aynı saldırıda yaralandı. Bu olay, nefret suçlarının can kaybına yol açan boyutunu gözler önüne serdi.
Gözaltı ve İşkence Iddiaları
Raporda dikkat çeken bir diğer nokta ise hedef alınan grupların düğün, etkinlik ve gösterileri gerekçesiyle yapılan müdahaleler. Bu kapsamda en az 602 kişinin işkence ve kötü muameleye maruz bırakılarak gözaltına alındığı belirtiliyor.
Özellikle Kürtçe müzik eşliğinde çekilen halaylar gerekçe gösterilerek gerçekleştirilen gözaltılar, ifade özgürlüğü açısından endişe verici boyutlara ulaştı. Onur Haftası etkinliklerine yönelik müdahaleler de bu kategori altında değerlendiriliyor.
Öldürülen Kişilerin Profili
Yaşamını yitiren 5 kişinin profili, nefret suçlarının ne kadar geniş bir yelpazeyi hedef aldığını gösteriyor:
- 1 kişi dini görüşlerini açıkladığı için hedef alındı
- 1 kişi etnik-dini azınlık kimliği nedeniyle öldürüldü
- 2 kişi mülteci/sığınmacı statüsü sebebiyle yaşamını yitirdi
- 1 kişi LGBTI+ kimliği nedeniyle hedef alındı
Yetkililerin Tutumu Eleştirisi Altında
Hazırlanan rapor, yetkililerin saldırganlara karşı hoşgörülü tutumu nedeniyle sert eleştiriler içeriyor. “Devletin toplumsal ilişkilerde de şiddetin düzenleyici rol oynamasına onay vermesi, bir hukuk devletinin esastan ilgası, demokratik bir toplumsallık imkanının yok olması demektir” değerlendirmesi yapılıyor.
Bu tespit, Türkiye’de nefret suçlarıyla mücadelede yaşanan yapısal sorunları da gözler önüne seriyor. Stadyumlara yansıyan ırkçı ve nefret içerikli gösterilerden farklı inanç gruplarının hedef gösterilmesine kadar geniş bir yelpazede yaşanan olaylar, toplumsal barışı tehdit ediyor.
Uluslararası Değerlendirmeler
Stockholm Özgürlük Merkezi’nin Türkiye’deki Suriyeli mültecilere yönelik nefret söylemi ve nefret suçları hakkında hazırladığı raporda, mülteci ve azınlıkların son yıllarda olumsuz siyasi söylem ve nefret söyleminin en çok hedef aldığı gruplar haline geldiği vurgulanıyor.
2024 verileri, Türkiye’de nefret suçlarının sadece sayısal olarak artmadığını, aynı zamanda daha sistematik ve yaygın bir hal aldığını ortaya koyuyor. Bu durum, toplumsal uyum ve demokratik değerler açısından ciddi tehditler oluşturuyor.